Misafir Misafir
| Konu: as usual... Cuma Şub. 08, 2013 7:45 pm | |
| Iris'in partisinde büyük ihtimalle ve tam anlamıyla dağıtacağını bildiği halde kendini oraya gitmekten alıkoyamıyordu ve bunun kızın işine pek de yaradığı söylenemezdi. Onunki son anda verilen bir karardı, eline geçen ilk bikiniyi üzerine geçirmiş, onun üzerine de beyaz, kolları kıvrılmış ipek bir gömlek geçirmişti, gömlek kızın baldırlarının yarısına dek iniyordu ve bedeninin hatlarını ustalıkla kapatıyordu. Bikini üstünün beyazlığı gömleğin altında dikkat çekmiyordu ancak bikini altı siyahtı ve rahatlıkla seçilebiliyordu. Cep telefonunu ve buna benzer her şeyi evde bırakmayı tercih etmişti ve zaten yanına alsa da telefonuyla ne yapabileceğini de gerçekten bilmiyordu. Evin kapısından girerken derin bir nefes aldı, gömleğini çıkarmıştı, daha parti tam olarak başlamış bile sayılmazdı ancak çevresinde gördükleri sabahı göremeyeceğini haykırıyordu Dea'ya. Kızın yüzünde minik bir gülümseme yayılmaya başlamıştı, ailesi onu nasıl bir yere gönderdiklerini bilselerdi büyük ihtimalle kap krizi veya buna benzer bir şeyler geçirirlerdi, katıldığı her partide bunu düşünmüş olsa da bugünkü- tanrım, yani, garsonlar bile yarı çıplaktı, musluklardan biralar akıyordu ve havuzun önünde yalnızca çıplakların girebileceğinin yazılı olduğu bir tabela vardı. Deelia elinde olmadan güldü, hava sıcaktı ve zaten hava sıcak olmasa bile, daha parti bitmeden herkes kendini havuzda bulacaktı. Kusursuz bedenli, kusursuz yüzlü onlarca insan, çıplak ve kocaman bir havuzun içinde. Tanrı aşkına, bu havuz partisi falan değildi, tam anlamıyla bir seks partisiydi ve bu gerçek Dea'ya, tarif edebileceğinden ve doğru olduğunu düşündüğünden de fazla bir zevk veriyordu. İçinde bir şeylerin heyecanla kıpırdandığını hissetti. İçkiye yeniden başladığından beri birinin düzenlediği en büyük parti buydu. Alkol, uyuşturucu, seks ve müzik, 18 yaşındakilerin yaşama sebepleri. Bu muhteşem parti sayesinde Iris'e tekrar hayran kalacağına adı gibi emindi.
Bir süre çadırlarda ve pinata alanında gezindikten sonra yapabileceği en iyi şeyin havuz kenarında oturmak olduğuna karar vermişti, tanıdık bir yüz görmesinin de bu karardaki etkisi gayet büyüktü. Steven. O sarı saçları ve duruşu nerede olsa tanırdı, ayrıca bira şişesini tutuşunu da. Yavaş adımlarla Steven'ın yanına giderken sessizdi, çocuk yalnızdı ne de olsa ve birazdan onun yalnızlığını yok edecek olmasının özrü olarak yavaşça çocuğun yanına oturdu, bundan önce de kollarına içki şişeleri doldurmuş olduğu gibi bir gerçek vardı ve etrafta dolanırken biraz içmişti de. Çocuk kendisine döndüğünde ilk dikkatini çeken şey çocuğun hafifçe morarmış gözüydü, mavi gözleri birbirine kilitlendi ardından ve Dea yumuşak bir şekilde gülümsedi. Çocuğun gözünü çok minikçe okşamamak için kendini zor tutmuştu. Çocuğun elindeki bira şişesine uzandı, yakaladı ve kalın, çok hafifçe kırmızıya boyanmış dudaklarına götürdü, büyük bir yudum alırken Steven'ın bakışlarını üzerinde hissedebiliyordu ve şişeyi ona geri verirken gözleri merakla açıldı, "Bir sorun falan mı var? Üzerime bir şey dökmediğime yemin edebilirim." bunları söylerken bir yandan da gülüyordu ve gülüşünü bastıramıyordu.
- Spoiler:
İğrenç bir RP nasıl yazılır 101.
|
|
Steven Storm rudolf steiner iv. sınıf
Mesaj Sayısı : 126 Kayıt tarihi : 05/02/13
| Konu: Geri: as usual... Cuma Şub. 08, 2013 10:30 pm | |
| Evde doğru düzgün çalışan tek elektronik eşya olan buzdolabının buzluğundan birkaç buz parçası alıp ufak bir poşetin içine attı Steven. Yüzünün yarısını kapatacak şekilde gözüne bastırıyordu ve neredeyse donmak üzereydi yüzü ama umursamıyordu. İçindeki nefreti bastırmazsa neler olacağını bilmiyordu ve bir şeyler hissetmemesi için en iyi yöntem de buydu. Evde bira kalmadığı için lanet olası yumruğu suratına yemiş olmayı kaldıramıyordu Steven. Zaten yeteri kadar sarhoştu babası ve birkaç bira daha içmesi hiçbir şeyi değiştirmeyecekti. Söylenerek odasından içeri girdi. Duvara astığı aynada buz torbasını çekip gözünü inceledi. Geceden beri buz koyduğu için şişlik yoktu ve ilk baştaki kadar morluk da kalmamıştı ama ilk bakışta ne olduğu anlaşılıyordu. Tanımayan insanlar bir kavgaya karıştığını filan düşünebilirlerdi ki bu da Steven’ın işine gelirdi. Belki biraz daha popülerlik kazandırırdı bu hayali kavga olayı. İçeriden televizyonun açıldığını duydu. Cızırtıların arasında babasının yeniden küfür ettiğini rahatça duyabiliyordu Steven. En son annesi hakkında bir şeyler söylediğinde kapıyı sinirle açtı, birkaç adım attı ama bir şey yapamayacağını biliyordu. Ne yaparsa yapsın, o babasıydı. Burnundan soluyarak odasına çekildi yeniden. Adam Steven’ın nasıl bir korkak olduğu hakkında bir şeyler söylenirken Steven da evden çıkması gerektiğini anlamıştı. Parası yoktu. Geçen gece Gianna’yla birlikte bütün hepsini tüketmişti ve kendisine pek de bir şey kalmamıştı. Paul’a da yalvarmak istemiyordu bu halde. Bedava içkiyi nerede bulabilirdi ki başka? Aklına okuldaki çocukların bahsettiği parti geldi. Partilerde alkol olurdu ve Iris’in partilerinde sınırsız alkol bulabileceğini de duymuştu Steven. Altına bir deniz şortu çektikten sonra üstüne de siyah, düz bir tişört giydi. Büyük arayışlardan sonra morarmış gözünü kapatması için de bir güneş gözlüğü bulabilmişti. Babasının yorumlarına aldırış etmeden, öylece evden çıktı Steven. Adres bir şekilde aklında kalmıştı. Zaten ev çok da bulunmayacak yerde değildi.
Ellerinde öğrencilerin isimleri bulunan iki görevleri kendisini karşıladığında gülümsemeden edemedi Steven. Bu kadar önem verilmesi şaşırtmıştı onu. Birçok ev partisine katılmıştı ama böyle kapıda görevlilerin olması filan garip gelmişti. Kapıdan geçtikten sonra çalılarla kaplı yolu hızlı adımlarla yürüdü. Etraf kalabalıktı ve evin arkasındaki gürültü bulunduğu yere kadar geliyordu. Daha parti başlamış sayılmazdı ama her zaman olduğu gibi müzik vardı ve bu müzik güzel seçildiği için kendini iyi hissetmeye başlamıştı Steven. En azından gözünü ve babasını unutmayı başarabilmişti. Hatırlamak gibi bir niyeti de yoktu bunu.
Bahçenin büyük bölümünü oluşturan havuzun yanına geldiğinde hafifçe etrafı izledi ama kimseyi rahatsız etmek istemediği için kendini bulduğu yere bıraktı. Üstündeki tişörtü çıkartıp yere serdi. Böylece kaybolmayacağını umuyordu ama bu konuda pek ümitli değildi. Sarhoş olduğu anda tişörtünü de kaybedecekti. Neyse ki öyle çok sevdiği bir tişört sayılmazdı. Etrafta tepsiler ve içkilerle dolaşan çalışanlardan kaliteli bira sağladığı için keyifle etrafı izleyerek sarhoş olmaya yudum yudum yaklaşmaya başladı Steven. Sanırım böyle bir iş yapabilirim, diye düşündü. Yakında, belki de birkaç gün sonra çalışması gerekecekti. Çünkü abisinin para göndermesine daha çok vardı ve parasız hiçbir şey yapılmıyordu. Aldığı bira bittiğinde başka bir çalışandan başka bir bira daha aldı. Bu akşam kaç bira içeceğini bilmiyordu ama kaç tane olduğunu hatırlamayacak kadar sarhoş olmalıydı. Etrafta dolaşan insanlara selam vererek bira içerken bir anda yanına birinin oturduğunu fark etti. Bu biralar gerçekten de sihirli, diye düşündü hafifçe yana doğru dönerken. Deelia’nın kendisine bakan suratını görünce hafifçe gülümsedi Steven. Gecesi gerçekten de bundan daha iyi gidemezdi herhalde. Tam ağzını açacaktı ki kız elinde duran şişeyi kapıp büyükçe bir yudum alıp kendisine geri verdi. Bu rahat hareketinden dolayı daha da geniş bir gülümseme yayıldı Steven’ın suratına ama bu kadar gülümsemesi gözünü acıtmıştı. Çalan müziğin arasında kızın kıkırdamalarını yakalamaya çalışıyordu. “Bir sorun yok… Çok güzelsin,” diye itiraf etti. Kızın rujunun tadı olan şişeyi dudaklarına götürüp kalan birayı bitirdi Steven. Daha biten şişeyi yanına bırakmamıştı ki elinde tepsiyle gelen çalışandan iki bira şişesi daha aldı. | |
|
Roxanne wicked witch of the web
Mesaj Sayısı : 303 Kayıt tarihi : 16/01/12
| Konu: Geri: as usual... Paz Şub. 24, 2013 7:47 pm | |
| | |
|