Voitto T. Takala la halkı
Mesaj Sayısı : 60 Kayıt tarihi : 18/01/12
| Konu: i love rock n roll. Perş. Haz. 07, 2012 2:31 pm | |
| Bugün yapacak hiçbir şeyi yoktu, bu yüzden bütün gün evde oturmuş ve Skype'ta Finlandiya'daki arkadaşlarıyla görüşmüştü. Hala onlardan kopamamıştı, bunun sebebi de hala buraya alışamamış olmasıydı. İşsiz güçsüz bir şekilde, Finlandiya'dan gelen parayla boş boş yaşıyordu. Oysa küçükken hayalleri vardı, gerçekleştirmek istediği şeyler. Espoo'da müziğe önem verilirdi, sanatçı sanatçı yerine konulur ve el üstünde tutulurdu. Oysa burada sadece ünlü pop şarkıcıları tutunabiliyordu, hayallerini gerçekleştirmek için en uygun ortamdan koparılarak buraya getirilmişti. Arada en sevdiği grup olan Osmos Cosmos'un şarkılarını açar ve dinlerdi, hem memleketini hem de hayallerini özlerdi. Şu koca hayatta bir ağaca balta olamamıştı. Diğer insanlara karşı sevgi dolu olan Voitto, kendinden tiksiniyordu. Hayatı bilgisayar başında eskileri özlemekle geçiyordu. Oysa ne zaman sokakta yürürken bir çalgıcı görse, kendi metal müziği doluyordu kulaklarına. Göğsü kabarıyor, mavi gözleri kapanıyor ve kendini sahnede buluyordu. Elinde gitarı bağıra bağıra şarkı söylüyordu, "Olen Suomalainen"i tekrar seslendiyordu. Sonra çalgıcı çalmayı kesiyor, dinlediği müzik bitiyor ve o da gerçek hayata geri dönüyordu. Bir hiç olduğu hayata, olmamasının sadece nüfusu etkileyeceği hayata.
Arkadaşıyla konuşmayı bitirince, sertçe bilgisayarı kapadı. Yavaş adımlarla pencerenin önüne doğru ilerledi, hava henüz kararmamıştı ama kararmak üzereydi. Birden içine dışarı çıkma isteği doldu, ki bu her zaman dolmazdı. Birden heveslenivermişti, köşe başında açılan yeni bara gidebilirdi. Üstelik sıradan bir bar da değildi orası, bir rock bar'dı. Rock müziğin eksik olmadığı, bütün rockseverlerin buluştuğu tam Voitto'ya göre bir mekan. Daha önce buraya gitmemişti ve şimdi hayatında bir değişiklik yapıp dışarı çıkacak ve o bara gidecekti. Önce üzerine bir şeyler giymesi gerekiyordu, evde dolaştığı gibi dolaşamazdı dışarıda. Bulduğu ilk V yaka beyaz tişörtü alıp üzerine geçirdi. Altına bir de bol siyah bir pantolon giydi. Pek rock seven birine benzemiyordu uzaktan fakat bu sadece bir deneme olacaktı. Hiçbir zaman gerçek bir rockçı olamamıştı, olamayacaktı. Hayalleri suya düşmüştü ve geri dönüşü yoktu. Cüzdanını kıvrak bir el hareketiyle hızlı bir şekilde cebine koydu ve anahtarını alarak evden çıktı.
Evi tam anlamıyla New York'a açılıyordu. Evin konumu çok güzeldi, Voitto dışarıya adım atar atmaz kendini insanlar arasında buluyordu. Yavaşça yürümeye başladı, dışarı çıkmak sürekli olarak gerçekleştirdiği bir eylem olmadığı için dünyaya yeni gelmiş bir bebek edasıyla çevreyi kolaçan ediyordu kocaman mavi gözleriyle. Derin bir nefes aldı, bu da ciğerlerinin karbondioksitle dolmasına sebep olmuştu. Böyle şeyler her zaman başına gelmiyordu, birden içini bir mutluluk kapladı. Yanından geçen tanımadığı birinin ona selam vermesiyle biraz garip oldu fakat yoluna devam etti. Ve barın tam karşısında durdu. İşte burasıydı. Uzun zaman sonra ilk defa istediği bir şeyi heyecanla yapıyordu, kalbi pır pır ediyordu. Sağ elini kapı koluna doğru uzattı ve kapıyı kendine doğru çekti. İşte burası onun yeriydi. Her şey onun içindi.
Metalcilerden oluşan bir grup, altı kişilik masayı kaplamışlardı. Ellerinde biralar, kulaklarında kulaklıklar gayet eğleniyorlardı. Voitto da böyle olmak istemişti zamanında. Gençleri gördükçe bir yandan gülümsüyor, bir yandan da içi acıyordu. Bu kadar genç yaşta hayata küsmeyi kendisi istememişti. Kendini az da olsa bulabilirdi burada. Yeni insanlarla tanışabilirdi, New York'ta insanlarla tanışılan tek yerin striptiz kulübü olduğunu zannediyordu fakat burası tam ona göreydi. Bara yaklaştı, ne isteyeceğini biliyordu. Uzun süre sonra bira dışında bir şey içecekti. "Viski." dedi kendinden emin bir ses tonuyla. O sırada yanına bir kız yaklaştı ve Voitto kıza bakmadan edemedi. Simsiyah saçları vardı, üstelik gözleri de griydi. Gri göz, Voitto'nun en büyük zaaflarından biri olabilirdi. Bugün yeni biriyle tanışmak için uygun muydu? Yoksa direk kıza sulanması acayip mi kaçardı? Burası striptiz kulübü veya sıradan bir disko değildi. Ama içindeki bir ses kızla konuşması gerektiğini söylüyordu, belki beyni belki de kalbiydi bu ses. Boğazını temizledi, evet bunu yapacaktı. "Üzerinizdeki tişört, güzelmiş." dedi. İnsanlarla nasıl konuşulacağını unutmuştu zavallı, umarsızca bir cevap beklemeye başladı ama dediği şeyin saçmalığının kendisi de farkındaydı.
| |
|