Kevin Least mimar
Mesaj Sayısı : 4 Kayıt tarihi : 21/01/12
| Konu: Kevin Least Çarş. Ocak 25, 2012 7:49 pm | |
| Ad-Soyad: Kevin Least Kişisel Özellikler: Kendini beğenmiş olan Kevin Dünya'nın en iyi mimarı olduğunu sanar. Asla hata yaptığını kabul etmez. Mükemmelliyetçidir, her şeyin mükemmel bir şekilde gerçekleşmesini ister. Örnek aldığı tek kişi babasıdır. Onun kadar başarılı olacağı günü beklemektedir. İstediği Meslek: Mimar Örnek RPG; - Spoiler:
Sahildeki kulübesinden çıktıktan sonra her zamanki gibi güneşin doğuşunu izliyordu Kevin. Hayata 1-0 yenik başlamıştı ama bunu fazla önemsemiyordu. Annesini ve babasını hiç görmemişti ya da gördüyse de hatırlamıyordu. Onlardan geriye sadece bu kulübe kalmıştı. Çoğu zaman 1 hafta kimseyle konuşmadığı oluyordu. Belki de bu yüzden çok soğuktu ve düşünmeye daha çok vakit buluyordu. Güneşin doğuşunu izlerken yanında oturan tek dostu Black’i seviyordu. Kazandığı paranın yarısıyla onu besliyor, yarısıyla da kendi yaşıyordu. Güneş en parlak haline dönüştüğü zaman yerden aldığı güneş gözlüğünü takmıştı gözüne. Biraz sonra çalışmaya gidecekti. Güneşe bakıp “ Hayat ne güzel ama. Sadece tek bir dostum var o da beni anlamıyor.” Diyordu. Her zamanki gibi güneşe bakarken hayallere dalmıştı.
Çalıştığı iş yerine giderken etrafına bakınıyordu. Sahilde her zamanki gibi yemek arıyordu çünkü maaşı hemen bitmişti. Yerde yarısı yenmiş bir çikolata bulmuştu. Onu yedikten sonra “ Aslında bu çikolatayı sevmezdim ama bu güzel kumun ve sahilin hatrına yiyorum. “ dedi ve gülmeye başladı. Tek başına olduğu için esprilere de kendi kendine gülmek zorundaydı. Gülmeye devam ederken etraftakilerin ona baktığını fark etmişti. “ Tamam yeter bu kadar “ diye mırıldandıktan sonra yürüyüşüne devam etti. Demirciye girmeden önce gözlüğü cebine koymuştu çünkü patronu bunu alabilirdi. Sakin bir şekilde içeri girdikten sonra çalışmaya başlamıştı.
*8 Saat Sonra*
İşten çıktıktan sonra yavaş yavaş yürüyordu Kevin. Nedenini bilmiyordu ama içinde garip bir his vardı bugün. Bütün hayatının değişeceğini hissediyordu ama buna inanmıyordu. Her zamanki hayallere kapılmıştı yine. Kulübesine geldiği zaman Black’i sevmeye başlamıştı. Önüne mamasını koyduktan sonra yatağına uzanmıştı. Bu yatağı sabah uyandığında kulübenin önünde bulmasına hala anlam veremiyordu. Eğer sihre inansaydı bunun sihirle olduğunu düşünürdü fakat sihir diye bir şey olduğuna inanmıyordu. Bir anda kapı çalmıştı ve her zamanki gibi tanımadığı yaşlı teyze ona yemeğini vermişti. Ona her gün dua ediyordu çünkü yaşıyorsa onun sayesindeydi. Yemeğini yedikten sonra denize baktı. Tek aktivitesi denize bakmaktı ve bunu yapmaktan hiç bıkmamıştı. Her gece denizin kokusunu burnuna çekerek uyuyordu. Yatağına uzanırken, bu kokuyu her gece içinde hissettiği için kendini çok şanslı hissediyordu.
Rüyasında elinde bir kılıç vardı ve bir canavarla mücadele ediyordu. Etrafında tanımadığı birçok insan zırhlarıyla beraber ona bakıyordu. Kevin ne yaparsa yapsın canavarı alt edemiyordu. En sonunda köşeye sıkışmıştı. Tanımadığı kişilerden birisi- zırhlı değildi. -, ona bir şey söylemeye başlamıştı. Ne dediği hakkında hiçbir fikri yoktu fakat kolunda bir acı hissediyordu. Sağ koluna baktığı zaman kolunda bir dövme olduğunu fark etmişti. Büyülü sözleri duydukça dövme daha da belirginleşiyordu. Kolundaki dövmeye bakarken anlamını bilmediği birkaç söz söylemişti. Bir anda bütün herkes canavara büyü yapmaya başlamıştı. Kevin neler gördüğüne inanamıyordu. Canavar kısa bir süre içinde yok olmuştu. Büyücüler teker teker yok olurken koluna dövmeyi kazıyanın ona “ Artık sen de bizdensin. “ dediğini duymuştu. Rüyasından uyandıktan sonra kolundaki kanlara bakıyordu Kevin. Rüyasındaki dövmeyi kolunda görünce, ne diyeceğini bilemiyordu.
Hemen koşarak dışarı çıkmıştı. Güneş yavaş yavaş doğarken denizin önündeydi yine. Bu sefer denizin kokusu ona zevk vermiyordu. Kolundaki dövmeye bakarken yine anlamını bilmediği sözcükler söylemeye başlamıştı. Birkaç saniye sonra denizde dalgalar çıkmaya başlamıştı. Dalgalarda bir yazı yazıyordu. Judith yazısını okurken arkadan gülüşmeler duyuyordu. Arkasını döndüğü zaman karşısında rüyasındaki büyücüler vardı.
Aralarında en yaşlı gözükeni “ Demek aydınlık tarafı tutuyorsun. Ama senin büyücülüğünü keşfeden biziz !” demesiyle Kevin kolundaki dövmenin sızladığını fark etmişti. Sızlama gittikçe büyüyordu. “ O dövmenin özelliği ne biliyor musun? O dövmenin gizli bir anahtarı var. O anahtar bir sözcük ve o anahtarı sadece ben biliyorum . “. Kevin dövmenin aklıyla bağlı olabileceğini düşünüyordu bu yüzden bir kalkan düşünmüştü aklından. Kalkan oluşurken Kevin kahkaha atmaya başlamıştı. Yaşlı büyücü ise tek bir hamlede kalkanı yok etmişti. “ Yapma Kevin sen bu kadar saf birisi değilsin. Yapabildiğin her şeyi tek bir hamlede yok edebilirim. “ dedikten sonra küçük bir büyüyle Kevin’ı denize yollamıştı. Kevin denizde güçlendiğini hissediyordu. Ayağa kalktığında yine anlamadığı sözcükler söylemeye başlamıştı. Bu sefer diğer büyücüler bile bu sözleri Kevin’ın söylemesini istemiyor gibiydi. Yaşlı büyücü, bildiği bütün büyülü sözleri söylüyordu. Kevin ise suyun verdiği güçle bütün büyüleri savuşturuyordu. En sonunda büyük bir patlama gerçekleşmişti. Kevin kulübesinin önüne düşmüştü ve kulübe yıkılmıştı.
Gözünü açtığı zaman bir başka büyücü grubunun burada olduğunu görmüştü. Hepsi anlamadığı bir dilde birbirlerine laf atıyorlardı. Yeni gelen grubun lideri Kevin’a baktıktan sonra bağırarak büyülü sözler söylemişti. Dövmenin sahibi Kevin’a saldırmıştı. Kevin öleceğini düşünürken Black önüne atlamıştı. Black ellerine düşmüştü Kevin’ın. Black’in göz yaşlarına görürken gittikçe sinirlenmeye başlamıştı ve gücünün arttığını hissediyordu. Derin bir nefes aldıktan sonra büyülü sözler söylemeye başlamıştı. Büyücüler arasındaki savaş bir anda durmuştu. Hepsi Kevin’ın söylediklerini dinliyordu. Kevin son sözcüğü söylerken bağırmıştı ve bir anda elinde sudan bir asa belirmişti. “ Ah evet, ben de bundan bahsediyordum. “ diye mırıldandıktan sonra büyülü sözlere devam etmişti. En sonunda asadan büyük bir su kitlesi ilk gruba doğru gitmişti. Kevin yarım kalmış kahkahasını attıktan sonra “ Ah sözcüğü mü söylüyordun. Duyamadım da ? “ demişti. Yaşlı büyücünün “ Black “ demesi Kevin’ı daha da sinirlendirmişti. Fakat diğer grubun bakışlarını görünce yıprandığını düşünmeye başlamıştı ve suyu çekmişti. Sonradan gelen büyücüler büyülü sözlere başlamışken diğer grup kaçmıştı. Kevin yavaş yavaş gözlerinin kapandığını hissediyordu. Yere düşmüştü ve diğer grup üyeleri birer birer yok olmuştu. Sadece en yaşlısı Kevin’ın yanına gidiyordu. Kevin kolundaki sızlamaları unutmaya çalışırken büyücüyü dinliyordu.
“ Merhaba Kevin. Bugün çok iyi iş çıkardın. Ee, acaba elini dövmenin üstünden çekebilir misin ? “ dedikten sonra Kevin elini dövmenin üstünden çekmişti. Birkaç büyülü sözden sonra sızlamalar kesilmişti. “ Evet böyle daha iyi sanırım. Her neyse, dediğim gibi bugün çok iyi iş çıkardın. Sana suyun güç vermesi tesadüf değildi. Dövmende bir su nemfi var. Biliyorsun onlar su da yaşar “ dedikten sonra gülmeye başlamıştı. “ Bu arada Black’a üzüldüm. Senin için iyi bir dosttu . “ demesiyle Kevin “ Benim dövmemin sihirli sözcüğünün Black olmasının sebebi ne ? “ diye sormuştu . “ Bunun cevabını sana benim söylemem uygun düşmez sanırım. Bunun nedenini kendin bulmalısın. “ dedikten sonra Kevin’ı ayağa kaldırmıştı. Kolunu Kevin’ı sırtına atmıştı ve bir anda ışınlanmışlardı. Büyük bir meclisin önündeydiler. Kevin yüzünde şaşkın bir ifadeyle “ Bunu yapmayı bir gün öğrenecek miyim ? “ demişti. “ Ah evet öğrenebilirsin. Tabii öncelikle büyücü olarak kabul edilmen lazım. Şansın yaver gitsin “ dedikten sonra kaybolmuştu. Kevin yavaş adımlarla meclise yürürken aklına Black gelmişti. “ Senin için bunu başaracağım dostum. “ dedikten sonra meclise girmişti.
| |
|
Roxanne wicked witch of the web
Mesaj Sayısı : 303 Kayıt tarihi : 16/01/12
| Konu: Geri: Kevin Least Perş. Ocak 26, 2012 8:25 am | |
| Kevin Least, mimar, şöhret puanı 20. New York'a hoş geldiniz! | |
|