partiing like irish people

Mesajı aldığı anda gideceğine karar vermişti Dylan, tek sorun, onu o an sokağa fırlamaktan alıkoyan tek şey ne giyeceğiydi ve dev gibi dolabının hatırı sayılır bir kısmı kot eteklerden, ekoseli gömleklerden, file çoraplardan ve ateşli bir sevişme sırasından parçalanmış gibi duran tişörtlerden oluşuyordu. Ah, o partide okulda ya da sokakta giydiği şeyleri giyemeceğini bilecek kadar uzun zamandır melekler şehrindeydi. Parmaklarının ucunda teyzesinin, zarif ve her daim şık giyinen en az onun kadar ince olan kadının yatak odasına oradan da giyinme odasına girdi. Düzen manyaklığı var denebilirdi, Dylan'la kavga ettikleri konu da kızıl kafalı kızın iflah olmaz bir pasaklı oluşuydu. Dolap kapaklarının üzerindeki etiketleri tek tek okudu, akşam yemeği, iş yemeği, iş toplantısı, öğle yemeği, kahvaltı, Dylan'la gezme, gece kulübü, kokteyl, sergi Hiçbiri Dylan'ın işine yarayacak gibi durmuyordu bu kadın partilere gitmiyor ama aristokrasinin sıçmığı olan balolara gidiyordu ve buna özel dolabı vardı, gece kulübü dolabını açıp hepsi birbirinden parlak ve canlı elbiselere baktı Dylan, sonra biraz geride iyice gizlenmiş küçük bir dolap çarptı gözüne. Ikea'da satılan çocuk dolapları gibi minikti ve üzerinde kurbağalar vardı. Onun da kapağını yavaşça açtı ve... Teyzesinin böyle şeyler giydiğini görmeyi bırakın hayal bile edemezdi. Birbirinden seksi ve kışkırtıcı büstiyerler ve oldukça kısa şortlar vardı. Teyzesinin özel misafirleriyle onu yalnız bırakmasını istediğinde hayal ettiği şey öpüşmeli romantik bir seksken şimdi çok başka şeyler döndüğünü fark etti ve kıkırdadı aradan bir kırbaç çıkmamasını umarak dolabı karıştırdı.
Partinin verileceği pansiyona vardığında üzerinde kalçasının yarsını açıkta bırakan ve göbek deliğinin üstüne kadar vücudunu sıkıca saran deri bir şort ve bir sutyenden biraz daha uzun siyah bir büstiyer vardı. Bu şekilde kendini fahişe gibi hissetmişti ama bu kez istediği de buydu. Kapıda daha bir sürü insan vardı girmeyi bekleyen ama direkt davet aldığından içeri girmesi kolay olmuştu. Tanıdık bir kaç kişiyi görüp onlara el salladı, bu partide farklı bir şeyler yaşamayı planlıyordu, heyecanlandı. "Hey Nuné, ortalığı biraz canlandırmak lazım değil mi?