Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 fakin

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Ignatius Sacrél
rudolf steiner iv. sınıf
rudolf steiner iv. sınıf
Ignatius Sacrél


Mesaj Sayısı : 7
Kayıt tarihi : 21/01/12

fakin Empty
MesajKonu: fakin   fakin EmptyÇarş. Şub. 06, 2013 8:24 pm

    Ignatius'un hayatta nefret ettiği pek çok şeyden biri karar verilen bir durumun aksinin gerçekleşmesi. Nasıl mı? Tüm erkek arkadaşlarıyla, bir hafta boyunca, vov eve gideceğiz sabaha kadar içeceğiz, eve kız almayacağız bugün bizim olacak, planları yaparken ortama getirilen kız gibi. Hayır, madem o kadar konuşulmuş anlaşılmış eve kız gelmeyecek, ev şu son çıkan vanilalı vajina, ehm, parfüm gibi kokmayacak, hayır. Biri o kesinlikle bu kuralı bozacak. Peki bugünün teması ne: Çıplak havuz partisi. Çıplak havuz partisi mi? Hem de çıplak. Kıyafetler yok, kıyafetler yokken, kıyafetler yüz milyon blok ötede yatağın üzerinde dururken. Ona bakıp, bugün sikiş var diyen gökyüzünden derin bir nefes çekti. Sağ elinde ben buradayım dercesine derini akan sigarayı küfürle yere fırlattı ve diliyle kendini sakinleştirdi. Cebinden bir sigara(!) daha çıkardı ve dudaklarına götürmeden önce partide birini kazıklayabileceği aklına geldi. Hala üzerinde olan pantolonunun cebine sıkıştırdı. Arabası yokken kimse ona sağda solda evsizlerin yattığı sokaktan çıplak olarak geçmesini söyleyemezdi. Haftalar öncesinden övülmeye başlanmış olan o "muhteşeeeğğm, inanılmaağğz" evin sokağından döndüğünde dört bir yanını saran çıplak beden havuzunda kendini buruşturulup atılmayı bekleyen bira kutusu gibi hissetmişti. Kızlar bikini, bazıları kıyafet niyetine sadece topuklu ayakkabı giymişti, erkekler ise kendilerini olabildiğince gösteren mayolarıyla kızları görmezden gelmeye çalışıyorlardı. Bugün kesinlikle gökyüzü haklıydı. Kaldırıma oturan Ignatius cebindeki sigaraları ve bazı öteberiyi kısa mayosunun içine koydu ve soyunmaya başladı. Birkaç meme gördükten sonra bugün bir aksiliğin çıkmayacağından emin olabilirdi. Kızların çıplak erkeklerin kaslı olduğu bir ortamda ne sorun çıkabilirdi ki?

    ...

    Kapıdan girer girmez tüm benliğini alıp götüren DJ Ido göğüs kılları, kolundaki seksi bıyıklı adam dövmesiyle ev halkını çılgına çevirdi. En az kızlar kadar erkekler de kendilerini karıştırılmış şarkıların içinde kaybettiler. Tüm bunların arasında Sacrél, elindeki sigaraların burada kapış kapış gideceğinin farkındaydı, çünkü bu insanlar bu müzikle kafaya gelemezlerdi. Her partide en az beş otçu bulunurdu. Bu her zaman favori ismin Ignatius olacağı anlamına gelmiyordu, aksine kimse ondan mal almak istemezdi. Belki de yarısının toz pudro ve aspirin olmasından kaynaklanıyordu. Bu kez, şansı onu bırakmamıştı, tek sorun paraları neresine sokacağıydı. Makul bir yer olmasına rağmen son sıkıştırdığı yer epey yara almıştı. Elindeki paraları tekrar sayarak bileğindeki bilekliğe sıkıştırdı ve evin kutsal topraklarını keşfetmeye devam etti. Geçtiği patikanın sağ ve sol kanatlarından gelen inlemeler şehrin dedikoducusuna güzel başlıklar oluşturuyordu. Birbirini tatmin etmeye çalışan on çiftin en az sekizi başka biriyle beraberken çıkardıkları inlemeler melekleri ağlatabilirdi. Yolun sonundaki kamelyada oturan insanları seçememesine rağmen para kokusunun burnunu kaşındırması adımlarını hızlandırdı. Dikdörtgen şeklindeki masa ve üzerinde ışıklar ile birlikte parlayan içki şişeleri asıl partinin arka bahçede olduğunun göstergesiydi. Birkaç küçük pazarlaşma ve cilveleşmeden sonra ganimetlerini(!) eskilerinin yanına koydu. "İstemiyor musun?" Sesi ön bahçeden gelen sese karışırken çocuğu inceledi. Bir alt sınıftan olduğuna yemin edebilirdi, baktığında asla unutamayacağı mavi gözleri kendisininkiyle buluşmasaydı. Dağılmış saçları ve hafif aralık dudakları Ignatius'u aylar öncesine götürüyordu, yine başka bir partiye, başka bir pazarlığa. Masanın üzerinde öksüz ve yetim duran şişeden boğazını yumuşatacağını sandığı bir yudum almasıyla tükürmesi bir oldu. Ignatius kaliteli içkiden anlamıyordu. Bir başka seçenek de birilerinin şişenin içinde kendini kaybetmesiydi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Vaughan Couch
rudolf steiner iv. sınıf
rudolf steiner iv. sınıf
Vaughan Couch


Mesaj Sayısı : 48
Kayıt tarihi : 22/01/12
Nerden : llanfairpwllgwyngyllgog...

fakin Empty
MesajKonu: Geri: fakin   fakin EmptyPerş. Şub. 07, 2013 3:07 pm

    Arka bahçeye ilk adımını attığı anda gecenin uzun olacağının farkına varmıştı, uzun süredir hiç böyle bir partiye gitmemişti. Kapıdaki geni omuzlu adamların yanından sıyrılıp içeri girdiğinde otun ve alkolün yaydığı koku onu şimdiden moda sokmuştu. Ellerini sıvadı, bara gidip bir bardak birayla başladı içmeye. Sarhoş olmak istediği en son şeydi, eğlenirken ayık olmak istiyordu. Gecenin sonlarına doğru belki, ama şimdi sarhoş olmayacaktı. Elindeki köpüklü siyah İrlanda birasından koca bir yudum daha aldı, dolanmaya başladı. İnsanlar çoktan sarhoş olmaya başlamıştı, kızlar ve erkekler kafesin içindeki dansçılarla dans ediyor, pinatalardan çıkan hapları kapışıyorlardı. Havuzun üzerindeki yazı işe yaramıştı, kızlı erkekli yaklaşık otuz kişi çırılçıplak havuzdaydı. Şu an herkes kendinden geçmişti, bunda etkisi olan haplardı. Az önce insanların hapları kapıştığı yere doğru ilerlerken bitmiş birasının bardağını görevliye verip ağzını sildi. Yere dikkatlice baktığında birkaç hap kalmış olduğunu gördü ve hızlı bir el hareketiyle cebinden bir peçete çıkarıp hapları içine doldurdu. Belki bunları satabilirdi, kullanabilirdi de, ama onu gece ilerleyen saatlerde yapacaktı. Şimdi gezinmek en iyisi diye düşündü, etrafında yüzlerce insan vardı ve Vaugh onları tanımakta zorlanıyordu. İngiltere'den gelip böyle bir ortama hop diye düştüğü için afallamıştı elbette. Ama gece yalnız bitmeyecekti, gözüne birini kestirip onunla "hoş" vakit geçirecekti. Etrafı tamamen güzel göğüslü çıplak kızlar ve geniş omuzlu kaslı erkeklerle doluydu, elbette bir kişi Vaugh için uygun olacaktı. Uygun zamanda elbet birini bulacaktı, şimdi biraz gezip etrafı keşfetmek istiyordu. Ayakları çimen alanın üzerinde gezdikçe nasıl bir yerde olduğunu daha iyi kavrıyordu. İnsanlar kendinden geçmişti iyice, çok içip kusanlar, sevişmeye başlayan ikili hatta üçlü gruplar vardı. O insanları gördükçe Vaugh'ın arzusu da artıyordu. Adımlarını sıklaştırdı, karşısındaki bardan bir kupa siyah bira daha aldı. Topladığı haplardan henüz kullanmak istemiyordu, ihtiyacı olan bir şey vardı... OT. Bu tür partilerde ot satıcısı çok olur, diye düşündü ve aramaya başladı. Etrafı dikkatle inceleyen gözleri daha dikkatliydi artık. Evin arka taraflarında olan kamelyaya doğru yöneldi, kuytu bir yerdi ancak karanlıkta pek de belli olmayan silüetler görünüyordu. Silüetler sevişiyordu, içiyordu, hareketliydiler.

    Kamelyaya ulaştığında beklemeye başladı, biraz yorulmuştu, hem de alkole ihtiyacı vardı. Gürültü buraya fazla ulaşmıyordu, burada bekleyip birasını bitirecekti. İçtikçe dikkati dağılıyordu, bunun farkındaydı. Belki de farkında olmadan kendini fazla yormuştu çünkü partide bulunduğu süre boyunca hep ayaktaydı. "İstemiyor musun?" dedi ince bir erkek sesi. Vaugh'ın biraya dönük bakışlarını çocuğa yönelttiğinde ilk dikkatini çeken muhteşem güzellikteki kalın dudaklardı. Her kızın ve erkeğin tadına bakmak isteyeceği türdendi bu dudaklar. Gözleri diğer çocuğun gözleriyle birleştiğinde başka bir şeye bakma gereği duymadı Vaugh, ne için sorduğunun onun için önemi yoktu şu an. Bu soruya cevabı seni olabilirdi. Çocuğun çekici suratını inceliyordu, sarışın ve mavi gözlüydü, gülümsemesi çok tatlı ve seksiydi. Boyu Vaugh'dan az daha kısaydı, vücudunu incelerken elindeki sigaraları gördü. Beklediği şeyi bulmuştu, ifadesiz suratına güven verici bir gülümseme yerleştirdi ve "Neden olmasın? İstiyorum." dedi fısıldayarak. Gülümsemesini gören tatlı çocuk da gülümsemeyle yanıt verdi ona, elindeki sigaradan verirken. Önce Vaugh'ın sigarasını yaktı, sonra kendininkini. Vaugh dağınık saçlarını düzeltti, gözleri çocuktaydı. Onun da ona baktığını farketti, birbirlerine çok yakınlardı. Vaugh sigarasını içine çekti ve dumanını çocuğun dudaklarına doğru üfledi. Güzel dudaklar dumanı içine çekerek cevap verdi. Olay gittikçe seksileşiyordu, Vaugh birasının kalanını da bir yudumda tepesine dikti, ağzını koluyla sildi. Sigarasını da bitirip kamelyanın korkuluğunda söndürdü, söndüğünden emin olduktan sonra bahçenin uzak bir bölgesine savurdu. Bardağı bir kenara fırlatarak cebindeki hapları çıkardı, peçeteyi düzenlice açtı. Şimdi bunları kullanmanın tam sırasıydı, peçeteyi henüz sigarasını bitirmemiş oğlana doğru uzattı. "İster misin? Sana bedava. Ha bu arada, adım Vaughan, ama bana kısaca Vaugh diyebilirsin."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ignatius Sacrél
rudolf steiner iv. sınıf
rudolf steiner iv. sınıf
Ignatius Sacrél


Mesaj Sayısı : 7
Kayıt tarihi : 21/01/12

fakin Empty
MesajKonu: Geri: fakin   fakin EmptyPerş. Şub. 07, 2013 7:10 pm

    Yaşı marketten basit bir içki almaya yetmediği yıllardan birinde, yine okulunun düzenlediği bir partiye girmeye çalışmıştı. Girmek istemesindeki tek neden kendini -kesinlikle- olgun gösterme çabalarıydı. Gerekli durumlar için bir düzine çıkardığı sahte evrakları cebine atarak partiye elini kolunu sallayarak girmiş, memesi olanlara üniversiteye gittiğini söylemiş ve birkaç tanesinin numarasını sabah kalktığında penisinin üzerinde bulmuştu. Muhtemelen numaraların sahiplerinin yarısının memesi yoktu. Yaşanması gerekenler listesinin altıncı maddesini "bir erkekle öpüş" karalamış ve altına altın harflerle eklemişti SEVİŞTİ O günden sonra cinsel kimliğini yeniden sorgulamaya başladı. Okul koridorlarında kısacık eteklerin altından çok dar pantolonların sakladıklarını merak ediyordu. Merdiven altlarında geçirdiği zamanın çoğunu soyunma odalarına harcamıştı. Beğenmenin getirdiği beğenilme duygusu tüm beyin hücrelerini ele geçirdiği andan itibaren kendini ter ve çorap kokan spor salonlarında bulmuştu. Gerçi bu bir hevesti, yine de bu hevese şu durumda şükrediyordu. Mavi gözler tarafından yapılan uzun bir incelemenin ardından gelen ses muhteşemdi. Kemanın dört telinden en kalın olanının gevşedikten sonra verdiği o ses gibiydi, sigaranın çürüttüğü ve kemikli burunla uyum sağlıyordu. Sigarasını dudaklarının arasına yerleştiren Ignatius, elleriyle siper ederek iki kağıt parçasına hayat verdi adeta. Dişlerinin arasına yerleştirdiği kağıttan, onu ıslatmadan, nefes çekti, ağzına dolan dumanı genzini yakmadan önce havaya bıraktı. Çocuğun yüzüne doğru üflediği yoğun havayı dudaklarında paketleyip ciğerlerine götürürken kasıklarındaki karıncalanma hoşuna gitmişti. Kendininkinden çektiği derin nefesle az sonra adını öğreneceği çocuğu gözlerinden başlayıp köşeli çenesine kadar yıkadı. Dudaklarının kıvrıldığı sırada çocuğun masaya peçete ile sunduğu haplara göz gezdirdi. Adı Vaughan olan çocuğun az önce masanın diğer ucuna savurduğu bardağa uzanmak için elleriyle çocuğun bacağından destek aldı, parmak uçları kasların hareketini hissediyordu. Hapların altındaki rengini samandan almış peçeteyi çekti ve 5 haptan bir tanesini bardağın tabanıyla ezdi, oluşan tozlara yine bardağın eniyle şekil verdi. Birkaç saçma sapan ayrıntıya sahip olan saatin ardından gece şimdi, ummadığı bir şekilde başlıyordu.

    Sağ eliyle burnunun bir kısmını kapattı, gözlerini kapattı, kendini tüm dünyaya kapattı ve uzaktan tırnak izine benzeten yapıyı içine çekti. Elinin tersiyle burnunu sildi ve kafasını geriye doğru attı. Yutkundu ve genzinin yanmasına izin verdi. Kafayı çekme tabirini çok sevmese de, ciddi anlamda kafayı çektikten sonra vücudunda oluşan o karıncalanmayı, parmak uçlarındaki his yoksunluğunu seviyordu. Bir keresinde yüzünü hissetmediğine yemin edebilirdi. Bugün, vücudunun her uzvunu hissetmek istiyordu. Her santimetre karesini. Kısa bir baş dönmenin ardından kendini tuzlu masayı yalarken buldu ve dilinin üzerindeki hap erimeden çocuğun hafifçe aralanmış dudaklarına yaklaştı. İnsanlarla yakınlaşmayı seviyordu, kız veya erkek fark etmezdi çelimsiz çocuk için. Onların yaşattığı hazzın karşılığını vermek hoşuna gidiyordu. Heyecanlanmayı seviyordu. Damarlarında adam kanın hızlanmasını... Hissetmeyi... Şimdi ise dudaklarında Vough'un sıcak dokunuşunu hissetti. Bir elini çocuğun pürüzsüz göğsüne dayarken diğerini omzundan boynunun arkasına götürüyordu. Diliyle araladığı dudakların ona karşılık vermesi şuan istediği tek şeydi. Yerinde olan bilinci yavaş ilerlemesi gerektiğini söylüyordu. Aceleyle yakılan sigaralar gibi düşünmeliydi onu. Diliyle damağını gıdıkladığı çocuğa hapı teslim ettikten sonra kendini geri çekti. Yüzüne yerleştirdiği gülümseme tamamen "Devamını istiyorum!" demeye çalışıyordu. Vough'un göğsündeki sol eli çocuğun göğsünden aşağıya kaydı ve durması gereken yerde ayrıldı. Elinin tersiyle tekrar burnunu sildi ve tekrar kafasını geriye doğru atarak bahçedeki ışıkların adem elmasını aydınlatmasına izin verdi. Bir erkeğin karşı cinsi kendine çeken özelliklerinden biriydi. Hemcinsler için de bunun aksi iddia edilemezdi. "Şu zamanda kaliteli mal zor bulunuyor, iyi saklamalısın." Uyuşan parmak uçlarıyla çocuğun vücudunu kaldığı yerden okşamak için ufak bir mesaj almak üzere mavi gözlere baktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Vaughan Couch
rudolf steiner iv. sınıf
rudolf steiner iv. sınıf
Vaughan Couch


Mesaj Sayısı : 48
Kayıt tarihi : 22/01/12
Nerden : llanfairpwllgwyngyllgog...

fakin Empty
MesajKonu: Geri: fakin   fakin EmptyPerş. Şub. 07, 2013 8:53 pm

    Henüz adını bilmediği tatlı çocuk gülümseyerek haplardan birini aldı, Vaugh'ın bacağından da destek alarak masanın öbür ucundaki bira bardağını aldı. İnce parmaklar Vaugh'ın kaslı bacağını kavradığında kasıklarında güzel şeyler hissetmeye başladı. Gözleri eğilen çocuğun götünü kesiyordu, kusursuz ve dolgun görünüyordu. Vaugh daha adını bile bilmediği genci istemeye başlamıştı, çocuğun da onu istediği apaçık ortadaydı. Erkekliği hareketlenmeye başladığında gözlerini çocuğun götünden ayırıp elerine kaydırdı. Çocuk bira bardağının altıyla masada hapı ezdikten sonra hızlı bir hareketle burnuna çekti, başını geriye attı. Vaugh'ın gözleri şimdi de bembeyaz boynundaydı, her türden canlının öpmek isteyeceği bir boynu vardı çocuğun. Pürüzsüzdü, çenesinde de hiç kıl yoktu. Vaugh dudaklarını boynuna gömmek istedi bir an, ta ki çocuk başını kendisine çevirene kadar. Çocuğun dudaklarında muzip bir gülümseme yerleşti Vaughan hapı ağzına alırken. Hap dilinin üzerinde yavaş yavaş erirken, çocuk Vaugh'a doğru yaklaştı. Onun nefesini suratında hissedebiliyordu artık. Rüzgar zaten dağınık olan saçlarını iyice dağıtırken çocuk dudaklarını Vaugh'ınkilerle birleştirdi. Tatlı, şehvet dolu bir öpücüktü, ilk başlarda ne yapacağını şaşırsa da bir süre sonra çocuğunun dilinin diliyle buluşmasına izin verdi. Çocuğun ince parmaklı ellerinden biri Vaugh'ın sert göğsüne, diğeri de sırtına doğru uzandı. Dilleri adeta dans ediyordu, ilk olduğundan amatör bir öpüşme olsa da. Tatlı dili hapı aldıktan sonra geriye çekildi çabukça, sol eli aşağı doğru kaydı, kaydı ve durması gereken yerde durdu. Vaugh'ın erkekliği hareketleniyordu yine, gözlerini çocuğun ellerinden gözlerine kaydırdı. Gözlerindeki o yaramaz hal sanki daha fazla istiyorum der gibiydi. Elini çektikten sonra başını yine geriye attı, suratı ve boynu parlak ışıklarla aydınlandı. Gülümseyerek döndü. "Şu zamanda kaliteli mal zor bulunuyor, iyi saklamalısın."

    Bakışlarını Vaugh'a çevirdi, gözleri bir şeye açtı. Belli ki bu tapılası vücudun her bölgesini keşfetmek istiyordu. Vaugh'ın vücudu keşfe hazırdı, kollarını çocuğun boynuna götürdü. Çocuk da böyle bir tepki bekliyordu, eliyle Vaugh'ın erkekliğini yoklamaya başladı. Eli sertlüğün üzerinde gidip geliyordu, insanı kendinden geçirecek türden dokunuşlardı bunlar. Daha az önce tanıştığı, hatta ismini bile bilmediği bir çocuğun şimdi en mahrem yerlerine dokunmasına izin veriyordu. Elin dokunuşlarına sıcak bir öpücükle karşılık verdi. Dudakları ikinci defa yabancının dudaklarıyla buluştu, çok geçmeden dilini içeriye soktu. Gitgide sertleşen erkekliğiyle beraber arzusu da bir o kadar artıyordu. Öpüşleri tatlıyken, vahşileşmeye başladı. Dudakları boynuna doğru inmeye başladı, teninin sıcaklığını hissedebiliyordu. Çocuğun kesik kesik nefes alışları kulaklarında çınlıyordu. Öpücüklerini sıklaştırdı, sağ eli çocuğun arkasında dolanıyordu. Götüne geldiğinde durdu, yumuşacıktı. Hünerli elleriyle sıkmaya başladı, çocuğun dokunuşları da hızlanmıştı. Boyununu öpüp derin bir nefes aldıktan sonra ayrılıp gözlerini çocuğun şehvetten bayılmış gözlerine çekti. "Daha adını bile bilmiyorum, adın ne senin tatlı çocuk?"

    Spoiler:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ignatius Sacrél
rudolf steiner iv. sınıf
rudolf steiner iv. sınıf
Ignatius Sacrél


Mesaj Sayısı : 7
Kayıt tarihi : 21/01/12

fakin Empty
MesajKonu: Geri: fakin   fakin EmptyPerş. Şub. 07, 2013 9:52 pm

    Nefesini kontrol etmesi imkansızdı çelimsiz çocuğun. Dudaklarını aralasa dili yerine çok aşağılarda bir yerin iniltileri çıkacaktı ağızından. Onun yerine ellerini hareket ettirmeliydi. Yavaş olmasını söyleyen beyninde şimdi müziğin sesi yankılanıyordu. Elini çocuğun beline koyarak kendini ona doğru çekti. Yutkunması gerekiyordu, dudaklarını ısırdı ve ellerini olması gereken yere götürdü. Şortunun altından ben burdayım diyen erkekliğini baş parmağıyla boydan boya okşadı, bu muhtemelen ürpermesine neden olmuştu. Bir eli Vough'un belinde diğeriyle erkekliğindeydi. Onu kendine doğru çekerken dudakları yeniden birleşti. Bu sefer karşısındakinin dili dişlerinin üzerinde gezinmeye başlamış ve eşiyle buluşmuştu. Sırtında hissettiği kuvvetli eller ve boynundaki öpücükler gözlerinin kapanmasına neden oldu. Sesler gittikçe kayboluyor ve görüntüler yerini yeşilimsi bir renge bırakıyordu. Biraz daha devam ederse... "Daha adını bile bilmiyorum, adın ne senin tatlı çocuk?" Şimdi ellerinin yaptığı işi bacağına devretmişti. Diziyle erkekliğine bastırdı, bir eliyle de Vough'un bacaklarının arkasını okşuyordu. Bu kadar pürüzsüz bir ten olamazdı, belki de heykelle sevişiyordu. Bir heykelin penisi bu kadar büyük olmamalıydı. Poposunu sıkan eller canını yakmaya başlamadan çok seks diye haykırdı. Queen ön isimli kızın partisi tam bir günah gecesiydi. Oysa Vo'nun* kobrası Ignatius'a ısır beni diye haykırıyordu. Halbuki Tanrı'dan korkardı, bu pozisyona nasıl geldiklerini kestiremiyordu.

    Dudaklarının birleşmesi fazla sürmemişti. Ignatius dilini çocuğun köşeli çenesinde gezdirip kendini köprücük kemiklerini öperken buldu. Elleri çocuğun vücudunu yokluyordu, bu kadar mükemmel bir şeyle karşılaşmamıştı. Heykel olmalıydı. Heykellerin ne zamandan beri penisleri bu kadar büyüktü? Bazı insanlar gerçekten biraz arsızdı. Yolun sağına soluna üzerinde beni yala yazan heykeller yapmamalıydılar.

    Çocuğun elleri Ignatius'un kafasını okşarken çocuk indikçe sertleşiyordu. Hazine aşağıda diyordu kuvvetli eller, hadi acele et ve kimse kapmadan bul! Ignatius bu ellere nasıl karşı gelebilirdi ki? Diliyle kasıklarını yaladığı çocuğun bir yandan da şortunu aşağıya indiriyordu. İndirmesi biraz zordu, sanki... Şortunu sıyırdığı çocuğun sesleri kulağında yankılandığında dizlerinin üzerinde bulmuştu kendini. Önündeki koca uzuvu önce diliyle tanımaya başladı. En aşağıdan, ta tepeye kadar dilinin ucuyla tattı erkekliğini. "Benim adım..." diliyle adeta oyun oynuyordu, elleri ise hazırdı. "...adım..." Sulanan ağzını bekletmemek için kocaman açtı. İri dudakları salgıyla ıslanmıştı. Bir eli çocuğun bel gamzelerini yoklarken diğeri dudaklarına yardımcı oluyordu. Heykelin inlemeleri hoşuna gitmişti.


*SO GAAY
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Vaughan Couch
rudolf steiner iv. sınıf
rudolf steiner iv. sınıf
Vaughan Couch


Mesaj Sayısı : 48
Kayıt tarihi : 22/01/12
Nerden : llanfairpwllgwyngyllgog...

fakin Empty
MesajKonu: Geri: fakin   fakin EmptyCuma Şub. 08, 2013 3:10 pm

    Tepki veremiyordu artık çocuk. Tamamen kendinden geçmişti, inlemeleri Vaugh'ın inlemelerine karışıyordu. Soruya cevap vermek yerini dizlerini Vaugh'ın erkekliğine bastırdı, iyice kendinden geçmişti. Bir eli Vaugh'ın erkekliğiyle oynarken diğer eli Vaugh'ın arkasındaydı. Parmakları pürüzsüz sertliğe yumuşak ama şehvet dolu darbeler indiriyordu. Şortun altından ben buradayım! diye bağıran penisi eline aldı çocuk. Eliyle zevk dolu oyunlar yaparken, poposunun sıkılmasından canının yandığı belliydi, belki de morarmıştı şimdiden. Vaugh'ın şefkatli elleri çocuğun şortununun arka tarafını indirdi, çocuk artık tamamen savunmasızdı. İlk şaplağı indirdi, şlak! sesi inlemelerle beraber gökyüzüne yükseldi. Sonra bir tane daha, bir tane daha... Iris'in partisi günah işleme partisi olmuştu, dindar olan gençler bile şimdi kafirliğin dibine vuruyordu. Çok uzun süre geçmeden çocuk dudaklarını yine Vaugh'ınkilere bastırdı. Dilleri temas halindeyken Vaugh vahşi öpücükler veriyordu dudaklarına. Çocuğun oynak dili dudaklarından taşıp önce yeni tıraş olmuş çenesine, sonra köprücük kemiğine gitti. Vaugh kendini durduramıyordu, kendisini yalayan çocuğa teslim olmuştu. Çocuğun hünerli elleri de boş durmuyor, bir yandan çocuğu yokluyordu. Kendinden geçen Vaugha'ın elleri ise çocuğun yumuşak sarı saçlarındaydı. Artık sadece okşamıyor, saçlarını çekiyordu da. Bu acı veriyordu, ama zevk veren bir acıydı.

    Vaugh da, çocuk da daha fazlasını istiyordu. Vaugh saçlarını sertçe tutup çocuğu aşağı doğru eğdi. Çocuğun dili önce sert göğsünde, sonra pürüzsüz karnında, daha sonra kasıklarında dolaştı. Sertleşmiş penisi yüzünden şortu indirmesi zor olmuştu, ama en sonunda hazineye ulaşmıştı. Şimdi sulanmaya başlamış başında gezdiriyordu dilini. Uzvun her bölgesini tatmak istiyordu. Dil darbeleri Vaugh'ın inlemelerini artırıyordu, kapalı gözlerine gelen ışık tamamen kararmıştı. Çocuk şimdi git gel yapıyordu. Tanrım, Vaugh çıldırmak üzereydi!* Kendini kontrol edemiyordu, çocuğun saçını tutarak git gel yapmasına yardım ediyordu. İri dudakları ve geniş ağızları iyice ıslanmıştı. Artık çocuk kendini serbest bırakmıştı, gel git işini Vaughan hallediyordu. Çocuğun kafası onun kontrolü altındaydı. Kafasını geriye attı inlerken, yanaklarından be koltuk altlarından akan ter kasıklarına iniyordu. Gel gitler hızlandı, hızlandı. En sonunda beyaz sıvı çocuğun dudaklarından dökülmeye başladı. Tüm ağzı ıslanmıştı, dururken Vaugh'a baktı. Vaugh çocuğu ayağa kaldırıp dudaklarına ateşli bir öpücük yerleştirdi. "Daha fazlasını ister misin?"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ignatius Sacrél
rudolf steiner iv. sınıf
rudolf steiner iv. sınıf
Ignatius Sacrél


Mesaj Sayısı : 7
Kayıt tarihi : 21/01/12

fakin Empty
MesajKonu: Geri: fakin   fakin EmptyCuma Şub. 08, 2013 8:11 pm

    Dudakları uyuşmuş ve dilini gezdirdiği penis alabileceği en büyük halini almıştı. Damağını geçip boğazından akan sıvının bir anda gelişi onu şarşırtmış, dudaklarının arasından süzülmüştü. Yutkunması gerektiğini biliyordu, boğazı belki de midesine götürdüğü içkilerden dolayı yanıyordu. Tüm gücüyle yutkundu, boğazından gelen ses hoşuna gitmişti. Çocuğun kasıklarında gezinen parmakların dokusu hoşuna gitmişti, öpüşleri hoşuna gitmişti, dudakları... Bu parti tam da ihtiyacı olan şeyi ona vermişti. Ayaklarında yeniden kuvvet bulduğunda kamelyanın soğuk demirine yaslandı ve keyif sigarasını Vough'a uzattı, kendi dudaklarındaki tuzu yaladı, tam bir hadi gel beni sik pozisyonuydu. Kalçasını ileri geri hareket ettirerek "Buna sen karar ver." diyip haşin erkek pozuna devam etti. Eliyle göğüs uçlarını sıkıyordu ve diliyle gökyüzüne alfabe çiziyordu. Tabiki yapmadı, bu sadece paralel evrendeki bir görüntüydü. Tek yaptığı çocuğun yüz ifadesini ezberlemekti. Sigaraları tutuşturdu ve yarım saat önce olduğu gibi kağıdı dişleyip arasından derin bir nefes çekti, iyi gelmişti. Belki haptan, belki sigaradan belki de zevkten bulutların üzerinde yüzüyormuş gibi bakıyordu etrafına. Havuz partisi olduğuna göre yüzmesi gerekirdi, yürüse pek hoş karşılanmazdı. Dumanla daireler yapmayı bilse bir milyon kere yapardı ve sonuncusunda pek uzak gözükmeyen çalılıkların arasına çekerdi karşısındaki çocuğu. Daire yapmayı bilmediğine göre bu iş biraz öne alınabilirdi.

    Son nefesinde sigarayı orta parmağıyla döndürerek masanın üzerine fırlattı ve Vough'a göz işareti yaptı. Bu çalılıkları gösteriyordu. Eğer şimdi kafasındaki pozisyonlar gerçekleşmezse ağrıdan ölebilirdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Roxanne
wicked witch of the web
wicked witch of the web
Roxanne


Mesaj Sayısı : 303
Kayıt tarihi : 16/01/12

fakin Empty
MesajKonu: Geri: fakin   fakin EmptyPaz Şub. 24, 2013 7:45 pm

    ignatius;; 6
    vaughan;; 6
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://acrosstheuniverse.yetkin-forum.com
 
fakin
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: 005. :: HOUSES-
Buraya geçin: