Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 drowning in press box

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Brooke Daniels
garson
garson
Brooke Daniels


Mesaj Sayısı : 57
Kayıt tarihi : 05/09/12

drowning in press box Empty
MesajKonu: drowning in press box   drowning in press box EmptySalı Şub. 05, 2013 8:59 am

drowning in press box 3MZxpp0

''Brynn please act like human.'' Kız kardeşimin mısır gevreğini soluksuz ağzına götürüşlerinin arasında bir saniye bile yoktu, süt damlaları kaşığın kenarından masaya dökülüyordu. Bilgisayarının önüne kurulmuş, Vampire Diaries'in yeni bölümünü açmış, buna rağmen dizi izlemiyor ve telefonunda birileriyle mesajlaşıyordu. Tanrım. Aramızda sadece iki yaş var diye düşünüyorum bazen, gerçekten ben de mi bu kadar ergendim? ''Why do you care?'' dedi ağzı dolu dolu. Hala bana bakmıyordu, telefonunu masaya bıraktı ve TVD'sine geri döndü. ''C'mon Damon, you deserve much better than this Elena slut.'' Kenardan laptopın ekranına bakarak diziyi biraz izlemeye çalıştım. ''Damon is hot.'' dedim çapkın bir sesle. ''You should see Klaus and his yummy accent.'' Brynn yine bana bakmıyordu. ''If you want something real to eat I can grab something for you, there's still an hour to work. Can you settle with flakes?'' Makarnayı dün bitirmiştik, iki gündür vejetaryen olduğunu iddia ettiği için de biftek yemeyi reddediyor. ''I think you can get Steakhouse from Burger.'' Gözlerimi devirdim. ''I thought you were a vegeterian.'' Diziyi durdurup bu sefer konuşurken gözlerime bakmaya tenezzül ederek yanıtlıyor. ''Yeah, but it was a wrong idea. I mean, people are still gonna kill animals to eat them even though I don't eat meat. Right? Why would I feed like a cow instead of enjoying its taste?'' Sehpaya doğru yürüyüp üzerindeki birkaç doları cebime koydum. ''Large size?'' Sorum karşısında alınmışa benziyordu. ''I'm not that animal.'' dedikten sonra diziye geri döndü. Birkaç saat sonra ikimiz de Burger King menülerimizi bitirmiştik. Birer sigara yakmış eski dizilerle ilgili konuşuyorduk. Onun sigara içmesine kızmam mümkün değildi, benim gibiydi o da. Üstüne gelmenin ve baskı yapmanın ters etki edeceğinin farkındaydım. Bende öyle olmuştu. Annemler benim içtiğimi biliyorlardı ama Brynn'i sır olarak saklıyorduk. Ortalığı toparladıktan sonra beraber evden çıktık. O matematik özel dersine gidiyordu ya da yalan söylüyordu. Bilmiyordum. Bazen doğruyu söyleyip arkadaşına gidip ot çekeceğiz derdi, bazense bu sefer gerçekten derse gidiyorum derdi. Hayatımı onun seçenekleri doğrultusunda ilerletemezdim tabi ki, bara doğru ilerlemek için sola döndüm.
Press Box'ta uzun bir zamandır çalışıyorum. Garsonluk ve sanırım biraz da diğer garsonların tacizinden ibaret bir şey. Sadece eve ekstra para götürmek için. Yine de eğlenceli biliyor musunuz? Tüm bu farklı insanlarla bir arada olmak, duvara astığım fotoğrafları inceleyen insanların yüzlerindeki ifadeleri incelemek. Hatta bazen sahneye çıkan gruplarla beraber söyleme fırsatı. Elimden tutup sahneye çıkarıveriyorlar, eh, çoğunun da solistleri bu kadar yakışıklıyken eğlenceme bakıyorum. Öğleden sonra 5'e göre kalabalıktı bar. Sahibi Johnny, her zamanki köşesinde oturmuş, her zamanki purosunu içiyor, viskisini yudumluyordu. Hava aydınlık olmasına rağmen içerisi loştu, e tabi bardayız. Ne bekliyordunuz? Ceketimi çıkarıp askıya astım, siyah önlüğümü taktıktan sonra barmen olarak çalışan Chris'e selam verdim. Elime birkaç bira tutuşturdu, masa üçe götürmemi söyledi. İki-üç üniversiteli çocuk, sahnede şarkı söyleyen kıza bakıp büyük ihtimalle göğüsleriyle ilgili yaratıcı hayallerini paylaşıyorlardı. Birisi dönüp bana laf attı, gülüp uzaklaştım. Gerçekten yaratıcı olduklarını söyleyebilirim. Kasaya gidip masa altıdaki orta yaşlı, depresyon ağlamalarından maskarası akmış kadının hesabını işlemeye başladığımda kapının açıldığını duydum. Umursamayıp, hesabı topladım. Birden omzumu dürten bir işaret parmağı hissettim, ''Imm, you seem in charge.'' diyen genç bir çocuğun sesiydi. Arkamı döndüm, başımı kaldırdım. Bir çift meraklı göz ve kocaman bir gülümsemeyle karşılaştım. Midemde küçük bir yanma hissettim. ''Yeah?''
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Woody Jones
rudolf steiner iv. sınıf
rudolf steiner iv. sınıf
Woody Jones


Mesaj Sayısı : 59
Kayıt tarihi : 31/01/13

drowning in press box Empty
MesajKonu: Geri: drowning in press box   drowning in press box EmptyÇarş. Şub. 06, 2013 2:06 pm

Yıl, geçen sene; mevsimlerden kış... Woody henüz o zamanlardan barlarında iki gitar tıngırdatacak liseli veletler.e sahnelerini paylaşmak için onları saatlerce sorguya çeken inmelerden hoşlanmazdı. Hem zaten işini kolaylaştırmak amacıyla kendine dair kan grubuna kadar ne varsa listelediği kağıtları okumadan suratına fırlatan adamdan sonra, illa konuşturup yoracaktı pezevenk,  "Never again." demişti. "Fuck me, i'll never go to this fucking meeting stuff by my own again." Fakat hayat... İşte yine buradaydı. Köftehor Jordi sörf yapmak için bir yerlere kaçmış, Moon da yüksek ihtimalle Karla'yı bu gece hangi pozisyonda becerse diye düşünebilmek amacıyla yalnız kalmak istemişti.. Woodster Jones yine batan güneşe karşı atını süren Red Kit gibi yapayalnız bir vaziyette kapının önünde dikilmiş, dertlerini bir barın korumasına hunharca açıyordu. En sonunda adam ya geç içeri ya da siktir ol git bakışı attığı zaman işe koyulmanın vaktinin geldiğine karar verdi. Zaten oldukça zaman harcamıştı ve muhtemelen sevimli umursamaz kankileri onun işi çoktan bağladığını falan umuyordu... Mekana adımını atmadan henüz bitmemiş olan sigarasını içi el vermeyerek asfalt zeminde yuvarlanmaya terk etti. İlk izlenimin kötü olmasını ve patronun onu keş bir ergen olarak tanımasını istemezdi. Ne de olsa herşey yolunda giderse adamın bu gerçekle yüzleşmek için yeterince vakti olacaktı. Ortama ait görünme arzusu ile köşedeki kendinden en az bir iki yaş büyük azgın bireylerden oluşan tayfaya baş hareketi eşliğinde selam verdi. Umursanmadığında ise, şey, her zamanki gibi hiç bir şey olmamış tavrını takındı ve duraksamadan ilerlemeye devam etti tabii ki... Birkaç adım ileride saç rengi ile oldukça dikkat çekici görünen kız mekana Woody'den kesinlikle daha uyumlu ve ait gözüktüğü için yapılacak en aklı başında hareket ondan yardim istemek olacaktı. Hay aksi, yardıma muhtaç olmasaydı iç sesinin kızı gördüğü ilk andan itibaren sıraladığı ilginç laf atma önerilerine kulak verir ve içlerinden en iyisine seksilikten geberen konuşma sesi ile hayat verirdi. Ama şu an hayır, bunu kendine yapmayacaktı. Bir hafta daha de Vielmondların sıkışık garajında amigo kız kıyafetleriyle oturan Noramona ile ne yaptıklarını Moon olmasa zerre umursamayacak olan Karla'ya konser vermeyecekti. Halka açılmalıydı. Büyük düşün Woodster.

"Imm, you seem in charge."
"Yeah?"
"Well i need to see your boss, where is he now? I -I came for the, band shit! Yeah, that's why i came here."

Kız; cümleyi idrak etmek içindi muhtemelen, kısa bir süre sessizliği tercih etti. Farklı bir havası olduğunu söylemek doğru olacaktı. Parmakları ileride oturan adamı gösterirken hala yüzüne bakmakta olan Woody'nin amacını merak ettiğini belirten bir ifadeyle kaşlarını kaldırdı. Oh... Adam pek de beklediği gibi değildi. Sahiden. Yani en azından sigarasını boşuna heba etmişti. Kıza teşekkür etmeyi akıl edebilecek kadar kibar veya zeki olmadığı için direk topukları üzerinde döndü ve adam onun varlığından artık tamamen haberdar olana dek yaklaştı. "Sup sir?" Adamın bakışlarının yumuşak olduğunu fark ettiğinde derin bir nefes aldı. Bu adamla konuşmanın zahmetli veya zor olmayacağını umuyordu... Beklediği gibi gelişmişti zaten her şey de. Ta ki, adam eskiden çaldıkları barın sahibiyle yakın arkadaş olduğunu cümle altından ifade edene dek. Siktir, iyi olmadı bu. Birkaç ay önce Moon ve Jordan, yakın bir arkadaşlarına sarkan bir adamı hunharca dövmekten kendilerini alamadıkları için; grup kendini kapının önünde bulmuştu. Geçerli nedenleri vardı. Ama parayı müşterilerden aldıkları için patronların onları desteklemesini beklemek Wood için bile fazla aptalcaydı.

"Oh that, um, God look at me. This face will bring every chick to this place. And chicks bring dates. It's a win win. Also, sir trust me. We don't only play our music. A stand up show also comez with the package."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Brooke Daniels
garson
garson
Brooke Daniels


Mesaj Sayısı : 57
Kayıt tarihi : 05/09/12

drowning in press box Empty
MesajKonu: Geri: drowning in press box   drowning in press box EmptyPaz Mart 24, 2013 8:04 pm

Çocuğun Johnny'e derdini anlatmaya çalışıtığı her saniye beni gülümsetiyordu. Johnny'nin bu tür laflara iyi yaklaşmayacağını biliyordum, aynı zamanda kaşlarının çatılmaya başladığını da fark etmiştim. Çocuğun yanına gidip kolumu omzuna atarak ''Johnny, don't mind his complex words. He's my cousin and his band is actually rocking hard. I think you can use them to get chicks for yourself. They're like chick magnets I promise you'll be happy.'' Johnny'nin yüzündeki bakış memnuniyet ifadesine dönerken çocuğun bana dik dik baktığını görerek kolumu omzundan çektim. Johnny purosundan bir nefes daha aldı. ''I'll think about that, well, can you play for me tonight at 9pm? I'll decide it according to your performance. And chicks.'' Çocuğun gülümsemesi tüm yüzünü kapladı ve arka arkaya patrona teşekkür etti. Sonra bana dönüp ''You didn't have to do that, I could've manage it myself. Nobody asked for you and your help dear redhead.'' dedi ukalaca ve arkasını dönüp uzaklaştı. Güzel yüzünün altında, what a fucking twat he was...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
drowning in press box
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: 004. :: CLUBBING-
Buraya geçin: