Belki de onun hikayesini anlatmada bir varmış bir yokmuş, üslubu ile anlatılsa daha doğru olur gibi gelir insanlara, fakat masallar bazen gerçektir bazen alıntıdır. Düş kırıklığına uğrayıp kötü olaylara vesile olarak kendini kurtaran tipler olur ya hani, işte bu genç kız -o zamanlar o kadar genç değildi- zamanında yaptığı olayların acısını çekmeyen bir kız. Bir gün karanlık tarafa yönelebilitesi olağanüstü derecede olan bu kız belki de kalbine attığı bu pislikleri bir gün masumiyet mendiliyle silebilir miydi? Hayır. Sadece kara büyüyle silebilirdi belki, ki bu kızın yapmaya yeltenmeyeceği işlerden bahsediyoruz. Olur olmaz konularla ilgilenmeyen kızımız o zamanlarda tekerlekli sandalyesine aşıktı.
Şafak vaktine yakın bir zamanda tekerlekli sandalyesine oturup okumayı sürdüren kızın sıfır nokta beş miyop gözlüğü, gözünden düşünce bir an duruldu. Şimdi gözlüğü yerde diye sakatlığının negatif yönleri aklına geldi. Aslında insanların sürekli ona bakması popüler olması demekse bir tane pozitif yönü haricinde pek bir işine yaramıyordu sakat olmak. Fakat ne zamandır ayaklarını kaybetti, o zamandır annesi daha tahakkümperver oldu. Sürekli yapmaması gerektiği şeyleri yaparsa, nasıl karşıdan karşıya geçerken dikkatli olup arabaya çarpmayarak sakat kalmaması gerektiğini söylemişse, şimdi daha baskıcıydı. Her zaman öyleydi, babası hayattayken onunla beraber dışarı çıkmaya kalksalar annesi ya yalnız bırakmaz onlarla gelir ya da gitmeye izin vermez hemen bahane bulurdu. Bu nedenle annesi ile ilişkisi artık eskisi gibi değil ve bunun sebebiyle annesini gözlüğünü alması için çağıramazdı. Yine bir saat oturup boş boş konuşmasını dinleyeceğine gözlüksüz okumayı yeğlerdi. Fakat okumaya devam etmesini engelleyen bir olay oldu penceresinin dışında, Chery dışarı baktı ve o anda bildiği her şeyin yanlış olduğunu öğrenmiş oldu.
Küçük, şişman ve sert bakışlı. Aşırı kahverengi tüylü bir şey, bir baykuş bir anda apartmana toslayacakmış gibi ilerledi. Ayağındaki bir şeyi ya düşürdü ya da bilerek bıraktı ve bir anda yükseldi. Kız, tekerleri eliyle itelerken cama gidebildiği kadar gitti. Yukarı bakmaya çalışmış olsa da baykuştan bir iz bile yoktu. Fakat düşmüş şeyi görebilmek için alt kata inmeliydi. Hızla ellerini tekere sürterken kapıya varan kız tokmağı eliyle kavrayarak ileri itti ve kapıyı açtı. Daha sonra merdivenlere geldi, evet büyük korkusu olan merdivenlere takılmış bir mekanik sistem sayesinde kendini koltuğa attı. Düğmeye bastı ve koltuğun aşağıya inmesini bekledi. O kadar meraklanmıştı ki kendini tutamayıp atlayacaktı ve yerde bulacaktı diye korkuyordu. Nedense bir anda heyecana kapılmıştı ve bu duyguyu yaşamayalı uzun yıllar olmuştu. Aynı zamanda merak duygusu da tüm damarlarında dolaşmaya başlamıştı. Neden saçma bir şey için böyle heyecana kapıldığını bilmemesi onu iyice işkillendirdi.
Hızla kapıya ilerlerken kalp atışını kulaklarında hissediyor, en küçük ayrıntısına kadar duyabiliyordu. Kapıyı hışımla açarken dışarının nemli, sıcak havası içeriyi sarmaya başlamıştı. Chery hemen kapı avlusuna dikti gözlerini, bir mektup gördü sadece. İyice eğildi almak için fakat uzanamadı. Bu nedenle kapının sağ tarafında asılı duran çekecek ile mektubu dürttü bir süre, sonra mektup ayaklarına geldi. Chery çekecek ile mektubu ayağına ulaştırmaya çalışırken bir anda başarmasına şaşırmasına rağmen işine devam etti ve en sonunda kucağında buldu mektubu. Çekeceği bir kenara fırlatırken mektubu süzdü, bir arma ile mühürlenmiş mektubu açarken arkasında bir ses işitti. "Oraya gitmeyeceksin!"
~2 Gün Sonra
Annesinin gözlerindeki alev gibi kızgın bakışları unutamamıştı. Bütün bu büyücülük olaylarını ona anlatmamasına öyle uyuz olmuştu ki annesi falan dinlemeyecek dalacaktı kendisine. Fakat içindeki hüzünlü kız ona engel oluyordu. Babasını özledi bunun yerine, onun yanına gitmek istedi fakat olmadı. Onun yerine aklına şeytani gülümseme verecek fikirler geldi. Eline aldığı mektubu cebine sıkıştırırken annesinin yatakta uyuyor olduğundan emin olmak için hafifçe yatak odasının kapısından bakındıktan sonra hızla olmasa da evden ayrıldı.
Babasının mezarına buradan tek otobüsle gidebilirdi. Fakat saat aşırı geçti ve bir anda bu işin korkutucu olduğuna karar verdi. Tam son anda köşeyi dönerek evine giden sokağa girecekti ki bir adam yolunu kesti. Kanca burunlu, geniş çeneli ve oldukça pütürlü bir teni vardı. Her tarafında bir gölge vardı sanki. Bu bir göz yanılması olabilirdi fakat adamın suratının ay gibi delik deşik olması kesinlikle göz yanılması olamazdı. Adam, dudağına pis bir tebessüm oturturmuş, tekerlekli sandalyedeki kıza bakıyordu. "Bu şekilde gezmek zor olsa gerek küçük kız. Ayaklarını istemez misin?" Chery'nin bağrına bir taş oturmuştu şimdi. Belki de bir rüyadır diye gözlerini kırpıştırdı fakat rüyada olmayacak kadar gerçekti. Kız konuşamadı, sadece korku dolu gözlerle adama bakarken bir yandan ona bir şey yapmaması için dua etti. "İstersen sana bacaklarını geri verebilirim. Fakat karşılığında bir şey isterim." Dedi. Küçük kız korkusundan gözlerini kaçırmıştı fakat ona bakmaktan kendini alamıyordu. Böyle bir çelişki içerisindeyken onun sözlerini duydu. “Bütün büyüler bir bedel ile gelir.” Derken bile gözlerindeki sinsilik okunuyordu fakat Chery bunu anlayamayacak kadar küçüktü. O sadece kendi iyiliğini düşünürken karşılığında büyücünün annesini almasını isteyeceğini bilemezdi. Küçücük kız anında kabul edince onun masumiyetinden fırsatlandı kara büyücü. Sonuçlarına katlanacaktı, onu bir daha göremeyecek, kaçırmaya çalıştığında bacaklarını tekrar kaybedecekti. Fakat kız her şeyi göze almıştı, sadece bu iğrenç sandalyeden kurtulmak istiyordu. Kara büyücünün sinsi gülüşünün yerine karanlık bakışları kalmıştı. Elini sağ, yamalı cebine attığında bir şişe çıkardığını gördü Chery. Şişeyi birkaç kere hafifçe sallarken içindeki iksiri kızın bacaklarına boşalttı. Eline aldığı garip sopayı kızın bacaklarına doğru uzatan büyücü kızın anlamadığı fakat hissedebildiği kelimeler söylüyordu. Belki anlamlarını bilmiyordu fakat karanlık kelimeler olduğunu hissedebiliyordu. Bacaklarına bocalanmış iksir siyah dumanlar çıkarırken kız ilk defa ayaklarındaki o acıyı hissetti. İlk defa acıyı hissettiğine bu kadar sevinmişti. Sevinçten çığlıklar atıp haykırabilirdi fakat bu acı oldukça kötüydü. Bu acı ona sadece bir şeyi öğretti; o gecenin artık lanetli olduğuydu.
~
Şimdi büyüyüp serpilmiş olan Chery, bacaklarını bir kara büyü sayesinde geri almıştı fakat annesini vermişti. Her adımında onun acısını hissetmesi bir gün delirmesine sebep olabilirdi. Fakat Chery normal bir kızdan daha fazla dayanıklı biriydi. Bu nedenle bir süre sonra ebeveyn ne demek onu bile unutturdu kendisine. Bundan sonra yalnız, iki ayaklı bir canlıdan başka bir şey değildi.